html site templates

Dağlık Kilikia'da
Kentleşme ve Kırsal Yerleşimler
Arkeolojik Yüzey Araştırması
SURVEY MERSİN

Mobirise

Yüzey Araştırması

Dağlık Kilikia’da Antik Dönem’de Kentleşme ve Kırsal Yerleşimler Arkeolojik Yüzey Araştırması Mersin Üniversitesi'nden Doç. Dr. Ümit AYDINOĞLU başkanlığında Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün izniyle 2006 yılından beri  sürdürülmektedir.



Mobirise

Modern ve Antik Sınırlar

Bu araştırma, coğrafi ve tarihsel olarak belirli bir bölgeyi kapsamaktadır. Burası, Dağlık Kilikia bölgesinin doğusunda yeralmaktadır. Hellenistik Dönemde bu alanda bir tapınak devlet egemenliğinin olduğu ve bu bölgenin Olba Territoriumu olarak adlandırıldığı, Diokletianus Dönemiyle birlikte bu alanın Isauria eyaleti olduğu bilinir. Günümüzde ise Mersin ili Silifke ve Erdemli ilçeleri arasında kalan cografyayı kapsamaktadır. Buradaki iki nehir Territorium’un sınırlarını belirler. Kalykadnos (Göksu) ve Lamos (Limonlu) nehirleri arasında kalan bölge içerisinde çeşitli dönemlere ait çok sayıda yerleşim bulunmaktadır.

Mobirise

Territorium’un içinde yer aldığı Dağlık Kilikia bölgesi, sahip olduğu uzun kıyılarıyla, Güney Anadolu sahillerinin bir bölümünü oluşturmanın yanısıra, Doğu Akdeniz için önemli bir konumda bulunmaktadır. Doğu Akdeniz’de sahip olduğu bu stratejik önemi göz önüne alındığında, kentleşme açısından oldukça gelişmiş bir bölge olmasını beklemek yanlış olmaz. Bununla birlikte, bölgenin kuzey sınırını oluşturan Toros dağlarının kıyıya paralel gitmesi nedeniyle, geniş alanların bulunmaması ve dağlık coğrafya bu bölgedeki kentleşmeyi etkilemiştir. Tarihsel ve arkeolojik veriler bu alanda MÖ 2. yüzyıl başlarından itibaren taş mimarinin görülmeye başladığına işaret ederler. Bu mimari hareketliliğin Geç Antik Döneme kadar devam ettiği, arazideki çok sayıda iyi korunmuş durumdaki arkeolojik kanıttan bilinmektedir.

Mobirise

Tarihsel ve Coğrafi Şartların Yerleşim Düzenlemesine Etkisi
Bölgede sürdürdüğümüz yüzey araştırmalarında, bugüne kadar farklı dönemlere ait ve farklı büyüklüklerde çok sayıda yerleşim kayıt altına alınmıştır. Bunların çoğu iyi korunmuş kalıntılarıyla dikkat çekicidirler. Yerleşimlerin Hellenistik Dönemden gelen ve Roma ve Geç Antik Dönemde de devam eden bir sürekliliğe sahip oldukları görülür. Bununla birlikte dönemler içerisinde yerleşimlerin karakterlerinin değiştiği de izlenebilmektedir. Bu yerleşimler, kuruldukları dönemlerin siyasi ve kültürel şartlarını yansıtmaları açısından önem taşımaktadırlar. Hellenistik Dönem yerleşimlerinin sahip oldukları savunma işlevi öne çıkarken, Roma Dönemi ve sonrasındaki yerleşimlerin üretime yönelik kırsal karakterleri dikkat çekicidir. Ayrıca Roma Dönemi ve sonrasındaki yerleşimlerin bazılarının, kendilerinden önce kurulmuş olan Hellenistik Dönem yerleşimlerinin içinde ve etrafında gelişmeleri, Territoriumda yerleşimlerin gelişim ve değişim sürecini açıklayabilecek olması açısından önem taşımaktadır.

Hellenistik Dönem Yerleşim Düzenlemesi

Territoriumda tespit ettiğimiz Hellenistik Dönem özellikleri taşıyan yerleşimlerin ortak bir savunma ve yerleşim sistemi kurma isteğinin sonucu olarak ortaya çıktıkları tespit edilmiştir. Yol olarak kullanılan vadilere hakim akropol konumları bu yerleşimlerin ortak özellikleri arasındadır . Özenli işçilikli ve bosajlı polygonal duvarlar bu dönemin yerleşimlerinde kullanılmışlardır ve günümüze bunların sur ve kulelerde kullanılan bölümleri ulaşmıştır. Bu yerleşimlerin hepsinde yerleşim yerini çevreleyen bir savunma duvarı vardır, yerleşim yerine ait mekanlar bu sur yapılanmasının içerisinde bulunurlar ve bu sur tarafından korunurlar. Böylece polygonal duvar örgüsünün bu yapılarda tercih edilmesinin sebebinin caydırıcılık ve savunma olduğu açıkça görülür. Bununla birlikte içlerinde yerleşimleri de içermeleri sebebiyle bu karakterdeki yerleşim yerlerini kale/yerleşim olarak adlandırmak mümkündür. Ancak son dönemlerde gerçekleştirdiğimiz araştırmalarda Hellenistik Dönemin askeri mimarisinin yanısıra sivil mimariye ait izler tespit etmiş olmamız, Territorium’daki Hellenistik Dönem yerleşim düzenlemesine katkı sağlamaktadır.


Roma Dönemi Yerleşim Düzenlemesi

Hellenistik Dönem sonrası yerleşimlerin kullanımlarının devam ettiği görülür. Ayrıca, çok sayıda yeni yerleşimin de kurulduğu bilinmektedir. Özellikle Roma Dönemi ve sonrasında kurulan yerleşimlerin sahip oldukları özellikler açısından kırsal karakterlerinin öne çıktığı anlaşılmaktadır. Bölgenin tarihi, yerleşimlerin özellikle MS 2. yüzyıl sonu- 3. yüzyıl başlarında artma sebeplerinin açıklanması için veriler sağlar. Kilikia ve Isauria bölgelerinin Roma İmparatorluğunun etkisi altında kalmaya başlamasıyla birlikte bu bölgelerin sosyal yaşam ve ekonomik yapısının Romalılaşma sürecine dahil olduğu anlaşılmaktadır. Bölge kentlerinde bu süreçte su kemerleri, tapınaklar, anıtsal kapılar, çeşmeler ve mezarlar, sütunlu caddeler gibi kentsel mimari doku oluşturan yapılar inşa edilmesi, Romalılaştırma sürecinin bu kentlerde mimari formlarla kimlik bulduğuna işaret eder. Kırsal alanlarda da Roma’nın etkisi vardır, kırsal bölgeler üretim sürecine dahil edilir ve bu süreçte kırsal alanlarda çiftlik yapılarına ait kanıtlar çoğalır, kentsel yaşamın genişlemesi ile birlikte özellikle çiftlikler ekonomik hayatın vazgeçilmez unsuru olur. Kırsal alanlarda kentsel mimari izleri taşıyan yeni yapıların yapılmasına başlanır, çeşitli yapılarda mozaikli süslemeler, portikli avlular, anıtsal kapılar ve mezarlar gibi öğeler sıklıkla kullanılmaya başlanır. 

Geç Antik Dönem Yerleşim Düzenlemesi

Araştırmanın gerçekleştirildiği bölgede 4-7. yüzyıllar arası yaşanan siyasi ve ekonomik süreç bölge için farklı bir durum oluşturur. Bu farklılık idari, askeri ve ekonomik olarak gerçekleşir. İmparatorluğun dağılma sürecine girmesine karşın Doğu Roma İmparatorluğu ve dolayısıyla Kilikia ile Isauria bölgeleri, bölgeye yerleştirilen askeri birliklerin ücretlerinin ödenmesi ve devlete verilmesi gereken vergilerin ayni olarak ödenecek olması nedeniyle tarımsal ve hayvansal üretimin artması sonucu ekonomik olarak canlanmaya başlar. Yenilenen yol ağları ve korunaklı limanlar gibi hızlı, ticareti kolaylaştıracak politikalar sayesinde zor coğrafi şartlara sahip olan bölge özellikle zeytinyağı ve şarap ticareti ile ekonomik büyümeyi yakalar. Bunun sonucu olarak bölge nüfusunda ve yerleşimlerde önemli bir artış ortaya çıkar. Buna ait çok sayıda arkeolojik kanıt yapılan yüzey araştırmalarında tespit edilmiştir. Ayrıca özellikle sahildeki antik kentlerde tespit edilen çok sayıdaki epigrafik belge de bu durumu desteklemektedir.  


Mobirise

Bölgede Roma Dönemi ve sonrasındaki yerleşimler çeşitlilik göstermektedir. Bunlar arasında kentlere yakın konumdaki orta ya da büyük boyutlu köyler, küçük köyler, basit ve kompleks çiftlikler, ürünün işlenmesi için köylerin içinde ya da bağımsız şekilde yapılmış atölyeler bulunmaktadır. Bir diğer önemli özellik ise, tespit ettiğimiz bazı yerleşimlerde kentsel mimarlık özellikleri taşıyan yapıların (anıtsal kapılar, antik yollar ve kiliseler vb.) varlığıyla karşılaşılmasıdır ve bu durumun bölgedeki yerleşim düzenlemesinin bir özelliği olduğu anlaşılmaktadır.

Adres

Doç.Dr. Ümit AYDINOĞLU
Mersin Üniversitesi
Arkeoloji Bölümü
Fen Edebiyat Fakültesi A Blok  
Çiftlikköy Kampüsü 33343 Mersin-TR

İletişim


Telefon: 0324 3610001/14736
Email:    uaydinoglu@gmail.com