“Dağlık Kilikia'da Antik Dönemde Kent-Khora İlişkisi: Seleukeia Kalykadnos Örneği” başlıklı yüksek lisans tezi çalışmasının amacı Dağlık Kilikia bölgesindeki antik kentler ve khora (art bölgeleri) arasındaki ilişkinin açıklanabilmesidir. Antik kent ve khora arasındaki ilişkinin maddi, kültürel ve coğrafi boyutları bu çalışmada incelenmiştir. Elde edilen veriler, bölgedeki bir kentin, kırsalı ile olan ilişkilerinin nasıl şekillendiği, khorası’nın nerelere kadar uzandığı ve böylece egemenlik alanının nerelere kadar yayıldığı konusunda yol gösterici olmuştur.
Bu çalışma, coğrafi ve tarihsel olarak sınırlandırılmıştır. Bu kapsamda, bölgedeki Seleukeia Kalykadnos antik kenti ve khorası çalışmanın konusu olarak belirlenmiştir. Burası, Dağlık Kilikia bölgesinin doğusunda kalan ve Olba Territoriumu olarak da adlandırılan alanda yer almaktadır. Bununla birlikte tez çalışmasının kent khora ilişkisini inceleme hedefinde olması yakın çevre tanımının açıklanmasına şimdilik izin vermez. Ancak antik kentin kırsal alanların varlığı çok sayıda kırsal yerleşimin kurulmasına yol açmıştır ve çalışmanın amaçları arasında bu kırsal yerleşimlerin hangilerinin Seleukeia bağlı olduğunun belirlenmesi yer almaktadır. Dolayısıyla çalışmanın coğrafi sınırı Seleukeia Kalykadnos ve yakın çevresi olarak tanımlanacaktır. Bu kapsamda özellikle Hellenistik, Roma ve Geç Antik Dönemdeki arkeolojik kalıntıların varlığı Seleukeia ve khorası arasındaki ilişkilerin incelenmesi sürecinde değerlendirilecektir.
Ana kent ve khora ilişkisini belirleyen ve bağlantılı olarak ana kentin sınırlarını ortaya çıkaran, komelerin yayılım alanlarıdır. Seleukeia Kalykadnos khorasında kome olduğu tespit edilmiş yerleşimlerin en uzağı 23 km uzaklıktaki 835m rakımdaki Seyranlık yerleşimidir. Çalışma içerisinde tespit ettiğimiz kırsal yerleşimler tarım arazileri ile birlikte ortalama olarak 0.2-10 ha. arasında bir büyüklüğe sahiptir. Ancak köylerin kendi toprakları ile birlikte civar küçük çiftlik ve mezarları da içine aldığı ve bir kırsal üretim ağına sahip olduğu anlaşılmıştır. Geç Antik Döneme kadar da bu durum devam ettiği yerleşimlerdeki arkeolojik verilerden saptanabilmektedir.
Kilikia Bölgesinin dağlık kesimini temsil eden, özellikle Lamos ve Kalykadnos Nehirlerinin arasında yer alan bölge toprakları arkeolojik verilerin yoğunluğu sebebiyle dikkat çekicidir. Bu alanda yoğun olarak kırsal yerleşimlerle karşılaşılması, burasının kent ve khorası ile birlikte değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu bölgede kıyılardaki büyük kentler ve kırsallarındaki yerleşimler bir bütün oluşturmaktadırlar. Yerleşimlerin oluşmasında coğrafi-iklimsel ve sosyal-siyasi şartların etkisi vardır. Kıyıdan iç bölgelere ulaşım bağlantısının sağlanabileceği vadilerin ve yolların varlığı yerleşimlerin kurulmasını arttıran önemli etmenlerdir
Dağlık Kilikia’da çok çeşitli örneklerini bildiğimiz yerleşimler, Roma Dönemi sonrasında genişlemiş ve Geç Antik Dönemle birlikte oldukça büyümüşlerdir. Bugün, Seleukeia Kalykadnos’un khorasında yer alan yerleşimlerin neredeyse hepsinde görülen Geç Antik Dönem yerleşim düzenlemesi çekirdeğinde Hellenistik Dönem yerleşimleri yer alır. Bu yerleşimlerin bu şekilde gelişmesinin temel nedeni zaten hali hazırda oldukça stratejik ve verimli karstik çöküntülerin terkedilmeden değerlendirilerek üretim ve ticaretin arttırılması yanında doğal korunaklı bir yaşam sunmasından kaynaklanır. Roma Döneminde bölgede kontrolün sağlanması, limanların ve bu limanların iç kesimlere vadi yolların yaygınlaşması yerleşimlerin gelişmesini sağlayan önemli etmenlerdendir
Literatür
-O. ÖZDEMİR, Dağlık Kilikia'da Antik Dönemde Kent-Khora İlişkisi: Seleukeia Kalykadnos Örneği, Mersin Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstititüsü 2017. (Yüksek Lisans Tezi)